Lexus LC 500, 25 Avrupa şehrini kapsayan turnede tasarımı, V8’in eşsiz sesi ve 10 ileri otomatiğiyle ilgi toplarken hibrit LC 500h ile de verimliliği vurguluyor.
Lexus, amiral performans kupesi Lexus LC 500 ile Avrupa’daki tutkunlarına doğrudan ulaşıyor. 25 gözde Avrupa şehrini kapsayan özel tur kapsamında düzenlenen etkinliklerde, markanın tasarım ve mühendislik vizyonu otomobil meraklılarına yerinde deneyimletiliyor. Madrid ve Amsterdam duraklarında sahne alan Lexus LC 500, 5.0 litre V8 motorunun metalik ve dolgun tınısıyla kalabalıkları çevresine toplarken; sürüşe hazır bekleyen heykelsi gövde oranları ve ince işlenmiş detaylarıyla “süper coupe” tanımını hakkıyla karşılıyor. Avrupa rotasının bir sonraki durağı, efsanevi 24 Saat yarışlarıyla anılan “Yeşil Cehennem” Nürburgring. LC burada yalnızca pist kültürünün kalbinde görünmekle kalmıyor; Almanya’nın sembol yapıları önünde gerçekleştirilen fotoğraf çekimlerinde de başrolü üstlenerek Lexus’un estetik yaklaşımını öne çıkarıyor. Tur Köln’e uğradıktan sonra Haziran ortasında İngiltere’deki Goodwood Festival of Speed’de devam edecek ve Lexus LC 500 Goodwood’un yokuş çıkış şovlarında meraklı bakışları üzerine toplayacak.
Lexus, süper coupe’yi yalnızca sergilemekle yetinmiyor; markanın “Takumi” ustalığıyla harmanlanan kabin kalitesi, sürüş ergonomisi ve teknolojik dokunuşlarını da etkinliklerde deneyim alanlarıyla tanıtıyor. Böylece Lexus LC 500 bir konsept vitrini değil, üretime hazır, günlük kullanıma uygun bir grand tourer olarak konumlanıyor.
İki farklı karakter: LC 500 ve LC 500h
Avrupa turunda iki ayrı teknik mimari öne çıkıyor. Benzinli Lexus LC 500, 5.0 litre, doğal emişli V8’i yeni geliştirilen 10 kademeli otomatik şanzımanla eşleştiriyor. Bu şanzıman, lüks sınıfta “ilk” olma iddiasıyla vites oranlarını sıklaştırıp hızlanma esnasında kesintisiz itiş sunarken, uzun oranlarıyla otoban seyirlerinde düşük devirli, rafine bir karakter sağlıyor. Gaz tepkisi ve mekanik orkestra, Lexus’un yıllardır geliştirdiği akustik ayarların bir devamı niteliğinde; hava akımı yönetimi ve egzoz valf ayarı, V8’in tiz karakterini kabin içine doğru ölçüde taşıyor.
Diğer tarafta LC 500h yer alıyor. 3.5 litre V6 benzinli motoru, Çok Aşamalı Hibrit (Multi Stage Hybrid) sistemiyle birleştiren bu mimari, hibritin geleneksel “tek vites hissini” geride bırakmak üzere kurgulanmış. Çok aşamalı yapı, elektrik motorlarının çekişini mekanik oranlarla çarparak sürücüye daha dolu bir hızlanma hissi veriyor; enerji akışını daha etkin yönettiği için şehir içinde sessizlik ve düşük tüketim, şehirlerarası kullanımda esneklik sağlıyor. Böylece Lexus LC 500 ile LC 500h, aynı tasarımın iki farklı ruhu gibi; biri safkan atmosferik motor coşkusunu, diğeri Lexus’un öncüsü olduğu hibrit verimliliğini öne çıkarıyor.
Tasarım: konseptten yola, yoldan postere
LC’nin form dili, L-finesse çizgisinin en “gergin” ve atletik yorumlarından biri. Uzun kaput, kısa arka çıkıntı, geniş omuz çizgisi ve aşağı doğru incelen tavan hattı; arkadan itişli mimarinin altını çizerken, yan profildeki yüzey oyunları gölgeyle derinlik kazanıyor. Ön bölümde spindle ızgara, üçlü projektör modüllerle inceltilmiş far grafiği ve keskin gündüz LED imzası ile çerçeveleniyor. Arkada ise kristalimsi stop tasarımı hareket halinde dahi katmanlı bir ışık etkisi yaratıyor. Bu görsel gücün ardında ciddi bir aerodinamik çalışma bulunuyor: Kapı boyunca şekillenen kanallar arka bölgeye yönlendirilmiş, alt gövde panelleri yüksek hız stabilitesini destekliyor; aktif hava yönetimi, hem soğutmayı hem de lift kontrolünü optimize ediyor. Avrupa turu boyunca çekilen fotoğraflar, Lexus LC 500’ün bu heykelsi niteliklerini tarihi şehir dokusuyla yan yana getirerek “posterlik” kareler üretiyor.
Kabin tarafında el işçiliği parlatılıyor. Sürücüye dönük konsol, ince çerçeveli ekranlarla güncel bilgi-eğlence sistemlerini sunarken, özel dikiş teknikleri ve kapı içlerindeki dokulu yüzeyler görsel sıcaklığı artırıyor. Takumi zanaatkârlığının izleri, dokunulan her yerde hissedilecek şekilde yerleştirilmiş: direksiyon çemberinin kalınlığı, vites kulakçıklarının metal hissi, koltuk yanal desteklerinin omuz çizgisine uyumu gibi detaylar sürüş sırasında fark edilen konfor unsurları.
Avrupa şehirlerinde LC 500 deneyimi
Madrid’deki ilk etkinliklerde Lexus LC 500’ün V8 sesi dar sokakların taş dokusunda yankılanırken, Amsterdam duraklarında su kanalları boyunca yapılan görsel sürüşler büyük ilgi çekti. Nürburgring ayağında ise sürüş gösterileri pistte değil, çevre rotalarda gerçekleşse de LC’nin şasi dengesi ve düşük ağırlık merkezi hakkında fikir veren dinamik demolar yapıldı. Köln ve çevresinde markanın fotoğraf çekimleri, LC’nin çizgilerini modern mimari önünde öne çıkardı. Avrupa turunun doruk noktalarından biri, kuşkusuz Goodwood Festival of Speed. Burada Lexus LC 500, festival kalabalığına tasarımını ve karakterini yokuş tırmanışlarında gösterecek.
Türkiye ufku: 2017 takvimi ve konumlandırma
Lexus, modelin Türkiye’de 2017 itibarıyla satışa sunulacağını açıkladı. Bu bağlamda Lexus LC 500, markanın ülkemizdeki imajında amiral performans kupesi rolünü üstlenecek; LC 500h ise hibrit teknolojisinde Lexus’un ulaştığı seviyeyi sergileyen bir vitrin olacak. Her iki versiyon da grand tourer karakterini; yüksek hızda stabilite, günlük kullanıma uygun süspansiyon ayarı ve kabin rafineliği ile destekliyor. Yani LC yalnızca sergi alanlarının yıldızı değil, iyi asfalt bulduğunda uzun yol seven bir otomobil.
Piston Kafalar Yorumu
Lexus LC 500, “duygu” ve “mühendislik” dengesini akıllıca kuruyor. V8’in yükselen tınısı, 10 ileri otomatikle gelen kesintisiz ivme ve görsel olarak neredeyse konsept otomobil kadar provokatif bir siluet… Buna karşılık LC 500h, hibriti “dinamik his” ile barıştıran çok aşamalı yapısıyla merak uyandırıyor. Siz hangisini seçerdiniz: V8’in içgüdüsel coşkusu mu, yoksa hibritin ipeksi akışı mı? Yorumlarda buluşalım.