BMW xDrive, 1985’te tanıtılan ilk 325i Allrad’dan bugüne sürekli gelişerek markanın simgesi oldu. İşte BMW dört çeker sisteminin 30 yıllık evrimi.
BMW’nin Dört Çeker Yolculuğu Başlıyor
BMW, 1985 Frankfurt Otomobil Fuarı’nda (IAA) sergilediği BMW 325i Allrad modeli ile dört çeker dünyasına ilk adımını attı. Dış görünüşüyle klasik bir 3 Serisi’nden farksız olan bu model, test sürüşlerinde sunduğu yol tutuş ile büyük sürpriz yaptı. O dönemde pek çok rakip sadece zor koşullarda işe yarayan 4×4 sistemleri sunarken, BMW’nin yeniliği sürüş dinamiklerini koruyan ve geliştiren bir yapıya sahipti. Auto Zeitung dergisinin uzmanları bu modeli test ettikten sonra şu yorumu yaptı: “Yol tutuşta yeni şampiyon artık belli.”
BMW’nin dört çeker felsefesi en başından beri klasik arkadan itişli karakteri korumak üzerine kuruldu. Yani güç çoğunlukla arka tekerleklere aktarılıyor, öndeki tekerlekler ise denge ve çekişi destekliyordu. Bu yaklaşım, bugün hâlâ BMW sürüş keyfinin temelinde yer alıyor.
1991: BMW 525iX ile İkinci Adım
1988’de 325iX Touring versiyonunun sunulmasının ardından, üç yıl sonra dört çeker teknoloji BMW 5 Serisi’ne taşındı. BMW 525iX, elektronik kontrollü çok plakalı kavrama sistemiyle çağının ötesinde bir yenilikti. Varsayılan güç dağılımı 36:64 oranında arka aks lehineydi. Elektronik sistem; ABS sensörlerinden, motor devrinden ve gaz kelebeği verilerinden yararlanarak çekişi sürekli optimize ediyordu.
Bu sistem, yağmur, kar gibi zorlayıcı koşullarda nötr bir yol tutuşu garanti ediyor ve BMW’yi lüks sedan segmentinde farklı bir noktaya taşıyordu.
1999: BMW X5 ile SAV Çağı
Yeni binyıl yaklaşırken BMW, SUV sınıfını yeniden tanımladı. BMW X5 ile ortaya çıkan SAV (Sports Activity Vehicle) konsepti, hem arazi kabiliyeti hem de BMW’ye özgü sportif yol tutuşunu bir araya getirdi.
X5’te kullanılan dört çeker sisteminde tahrik, 38:62 oranında arka tekerlekler lehineydi. Bunun yanında DSC (Dinamik Denge Kontrolü), ADB-X (Otomatik Diferansiyel Freni) ve HDC (Yokuş İniş Kontrolü) gibi elektronik desteklerle donatılmıştı. Bu sistem, X5’i kısa sürede sınıfının en dinamik SUV’u haline getirdi.
2003: BMW xDrive Sahneye Çıkıyor
BMW’nin gerçek anlamda devrim niteliğinde adımı 2003 yılında geldi. BMW X3 ve yenilenen X5 ile birlikte tanıtılan BMW xDrive sistemi, dört çeker dünyasında çığır açtı.
xDrive’ın farkı, sadece patinaj sonrası tepki vermek yerine, sensörlerden gelen verileri kullanarak proaktif davranmasıydı. Direksiyon açısı, gaz pedalı konumu ve yanal ivmelenme gibi verileri analiz ederek aracın önden ya da arkadan savrulma ihtimalini önceden fark edip güç dağılımını anında değiştiriyordu.
Bu özellik, xDrive’ı dünyanın ilk “akıllı” dört çeker sistemi yaptı.
2008: X6 ve Dinamik Performans Kontrolü
2007 Frankfurt Otomobil Fuarı’nda sahneye çıkan BMW X6, dört çeker teknolojisini bambaşka bir boyuta taşıdı. Dünyanın ilk Sports Activity Coupé (SAC) modeli olan X6, xDrive’ı Dinamik Performans Kontrolü (DPC) ile birleştirdi.
DPC sistemi, arka tekerlekler arasında güç dağılımını yaparak virajlarda olağanüstü çeviklik sağlıyordu. Bu teknoloji, X6’yı sınıfında benzersiz hale getirdi. 2009’da ise BMW X5 M ve X6 M modelleri bu sistemi daha da agresif bir ayarla kullanarak yüksek performans tutkunlarının ilgisini çekti.
2010 ve Sonrası: Yaygınlaşan xDrive
BMW, 2010’lu yıllarda xDrive’ı yalnızca X modellerinde değil, sedan ve coupe modellerinde de sunmaya başladı.
- BMW 3 Serisi ve 5 Serisi: xDrive versiyonlarıyla güvenlik ve çekişi artırdı.
- BMW 7 Serisi (2009): Markanın amiral gemisi, xDrive sayesinde zorlu koşullarda bile lüks yolculuk sunmaya başladı.
- BMW 6 Serisi (2012): İlk kez coupé ve cabrio versiyonlarda dört çeker seçeneği geldi.
- BMW 4 Serisi (2013): Coupé, Cabrio ve Gran Coupé modellerinde xDrive ile çok yönlülük sağlandı.
2014: Yeni Nesil Hamleler
BMW, 2014 yılında BMW X4 modelini tanıtarak orta ölçekli premium SAC sınıfında güçlü bir giriş yaptı. Aynı yıl üçüncü nesil BMW X5 ve ikinci nesil BMW X6 tanıtıldı.
Önemli bir diğer gelişme ise BMW 2 Serisi Active Tourer oldu. Bu model, markanın ilk önden çekişli altyapısına sahip otomobiliydi ve xDrive sistemi bu yeni formatla entegre edilerek farklı bir mühendislik başarısı sergilendi.
Elektrifikasyon Çağında xDrive
BMW, hibrit ve elektrikli mobiliteye yönelirken dört çeker teknolojisini de uyarladı. BMW i8, arka tekerlekleri benzinli motor, ön tekerlekleri elektrik motoru ile çalıştırarak hibrit dört çeker sistemini tanıttı.
2015’te çıkan BMW X5 xDrive40e ise markanın ilk plug-in hibrit SAV modeli oldu. Burada xDrive ile eDrive birlikte çalışıyor, verimlilik ve performansı kusursuz bir şekilde birleştiriyordu.
BMW 7 Serisi ve Yeni Nesil Teknoloji
2015 Frankfurt Otomobil Fuarı’nda tanıtılan altıncı nesil BMW 7 Serisi, xDrive’ı Integral Aktif Direksiyon ile birlikte sunan ilk model oldu. Bu sistem, arka tekerleklerin de pasif yönlendirme yapmasını sağlayarak lüks sedanın çevikliğini artırıyordu.
Bugün ve Gelecek
Günümüzde satılan her üç BMW’den biri artık xDrive ile donatılıyor. Bu durum, markanın dört çeker sisteminin ne kadar yaygınlaştığını ve müşteri beklentilerini karşıladığını gösteriyor.
BMW xDrive, sadece zorlu hava koşullarında değil, her sürüşte tipik BMW sürüş keyfini ve güvenliğini artırıyor. Gelecekte ise elektrikli modellerde daha da gelişmiş akıllı tork dağılımı ile bu sistemin evrimini sürdürmesi bekleniyor.
Piston Kafalar Yorumu
BMW’nin dört çeker teknolojisi, 1985’te 325i Allrad ile başlayan yolculuğundan bugün elektrikli hibrit sistemlere kadar uzanan büyük bir evrim yaşadı. xDrive, markanın sadece güvenlik değil, aynı zamanda sürüş keyfiyle özdeşleşen en önemli teknolojilerinden biri haline geldi.