Mercedes-Benz, 2018 Cenevre’de AMG GT 4 Kapılı Coupé, yenilenen C-Serisi, AMG G 63 ve C 43, EQ elektrikli ailesi, yeni A-Serisi MBUX, X 350 d 4MATIC ve Maybach S-Serisiyle teknoloji ve performansı aynı standda topladı.
88. Cenevre Otomobil Fuarı’nda Mercedes-Benz standına uğrayanların karşısına, markanın neredeyse tüm karakterlerini aynı anda sergileyen çok katmanlı bir tablo çıktı: AMG’nin yüksek nabızlı performansı, EQ çatısı altında hızlanan elektrikli gelecek, dijital kokpitte yeni bir standarda dönüşen MBUX ve premium sınıfta tazelenen ikonlar… Fuarda dünya prömiyerleri ve Avrupa tanıtımlarıyla öne çıkan marka; yeni Mercedes-AMG GT 4 Kapılı Coupé, yenilenen C-Serisi (Sedan ve Estate), AMG G 63 ve AMG C 43 ile hız tutkunlarını; EQ ve tamamen elektrikli smart ailesiyle de gelecek odaklı sürücüleri yakaladı. Sahnenin diğer yıldızları ise yeni A-Serisi, X 350 d 4MATIC ve yeni yüzüyle Mercedes-Maybach S-Serisi oldu.
Türkiye tarafında da mesaj net: Mercedes-Benz Türk Otomobil Grubu İcra Kurulu Üyesi Şükrü Bekdikhan, premium segmentte teknolojiyi öne çıkaran yeni A-Serisi ve güncellenen C-Serisiyle pazar liderliğini sürdürme hedefini yineledi. 2017’de sadece C-Serisi’nin 415 bin adedi aşan global satışı, bu iddianın arkasındaki gücü hatırlatıyor.
AMG’den iki farklı imza: dört kapıda safkan dinamizm, arazi efsanesinde V8 dönüşü
Cenevre’nin en fazla merak edilen otomobillerinden Mercedes-AMG GT 4 Kapılı Coupé, AMG tarihindeki safkan spor otomobil çizgisini aileye ve günlük kullanıma daha geniş bir çerçevede taşıyor. Altı silindir ve V8 seçenekleri 435 ile 639 beygir arasında uzanan bir güç skalası sunarken, mühendisliğin odağında çok kapılı bir gövdede “tek otomobille her şey” fikri var: pistte keskinlik, otoyolda uzun soluk, şehir içinde rafine akış. 4MATIC mimarisi ve modern şasi elektroniğiyle 315 km/s’lik azami hız vaatkârlığını, AMG’ye özgü anlık gaz tepkileriyle birleştiriyor.
Öte yandan AMG G 63, köklerinden kopmadan çağın içine taşınmış bir “ikon güncellemesi” gibi. Kaput altında artık 5.5 litrelik yerine 4.0 V8 Biturbo görev yapıyor: 585 bg ve 850 Nm değerleri, 0-100 km/s’yi 4,5 saniyeye indiren asıl başrol oyuncularından. Maksimum hız 220 km/s; AMG Driver’s Package ile 240 km/s’ye çıkıyor. Çift çıtalı AMG ızgara, kaslı ön tampon ve yeni arka difüzör dokunuşları, G’nin köşeli karizmasını bozmadan dinamik bir tazelik katıyor.
Performans cephesindeki üçüncü güncelleme AMG C 43. 3.0 litrelik V6 Biturbo artık 390 bg üretiyor; güç AMG SPEEDSHIFT TCT 9G üzerinden arka aksa veya ağırlığı arkada tutan AMG Performance 4MATIC sistemine dağıtılıyor. Dış görünümde çift çıtalı ızgara ve yeniden şekillenen tamponlar kadar, iç mekândaki geniş dijital gösterge ve yeni nesil AMG direksiyon da otomobilin “yarım boy AMG” değil, tam teşekküllü bir sürüş makinesi olduğunun altını çiziyor.
C-Serisi: tasarım makyajından fazlası, elektronik mimaride sıçrama
Beşinci üretim yılında kapsamlı biçimde yenilenen C-Serisi, sadece far-stop grafikleri ve tamponlardaki taze dokunuşlarla sınırlı kalmıyor. Yeni elektronik mimari sayesinde tamamen dijital gösterge paneli ve geniş içerikli multimedya sistemleri devreye giriyor; sürüş yardımcıları S-Serisi seviyesine yaklaşıyor ve belirli koşullarda yarı otonom destek mümkün hâle geliyor. AMG tasarım konseptinde elmas görünümlü ızgara artık standart; iç mekânda ise malzeme-işçilik kalitesiyle birlikte arayüz hız ve pürüzsüzlüğü dikkati çekiyor.
EQ ve smart: elektrikli mobiliteyi erişilebilir, yönetilebilir ve gündelik kılmak
Mercedes-Benz’in elektrikli stratejisini taşıyan EQ markası, Cenevre’de “kâğıttaki plan” olmaktan çıkıp ürün gamına yayılan bir gerçeklik olarak sahne aldı. Şehir içi mobilitenin akıllı temsilcisi smart, tamamen elektrikli EQ fortwo, forfour ve fortwo cabrio ile (karma tüketim 13–13,2 kWh/100 km, 0 g/km CO₂) vitrine çıktı. 22 kW hızlı AC şarj ünitesi günlük kullanım temposuna uyum sağlarken, EQ Kontrol Uygulaması aracı cebinize taşıyor: şarj seviyesi, menzil, ön iklimlendirme ve şarj zamanlaması tek ekranda.
EQ vitrininin bir diğer başlığı yeni nesil plug-in hibritler. Markanın güncel OM 654 dizeliyle hibrit mimarinin bir araya geldiği yeni kombinasyonlar, verimlilik ile menzil kaygısını aynı pakette optimize etmeyi hedefliyor.
Yeni A-Serisi: aerodinami rekoru ve MBUX ile kompakt sınıfta paradigma değişimi
Yeni A-Serisi, sınıfının en aerodinamik otomobili olma iddiasını sayılara döküyor: cw 0,25 ve 2,19 m² yüzey alanı, rüzgârın karşısında pürüzsüz bir gövde demek. Ama asıl kırılma içeride: MBUX – Mercedes-Benz User Experience ilk kez bu modelle yollara çıktı. “Hey Mercedes” diyerek doğal dille komut verebildiğiniz, öğrenen ve kişiselleşen bir arayüz; çevrimiçi servislerle sürekli bağlantı; artırılmış gerçeklik destekli navigasyon gibi özellikler, kompakt sınıfta kullanıcı deneyiminin çıtasını belirliyor.
X 350 d 4MATIC: pick-up liginin premium yorumu
Mercedes-Benz, X 350 d 4MATIC ile pick-up sahnesinde güç ve rafineliği aynı kefeye koyuyor. V6 dizel 258 bg ve 550 Nm’lik değerler, sürekli dört çeker ve sağlam şasiyle birleşince, arazi koşullarında güven veren bir yürüyen aksam ortaya çıkıyor. Kabinde ise binek modellerden tanıdık konfor ve donanım dili, segmentte fark yaratıyor.
Mercedes-Maybach S-Serisi ve ailenin diğer üyeleri: zirvede ayrıcalığın yeniden çerçevesi
Lüksün zirvesini temsil eden Mercedes-Maybach S-Serisi, yeni Maybach ızgara, iki tonlu gövde seçenekleri ve daha da rafine iç mekân kombinasyonlarıyla kendini bir kez daha farklılaştırıyor. Ailenin prestij vitrinini S-Serisi Coupé ve Cabriolet Exclusive Edition tamamlıyor. Yeni G-Serisi de Avrupa prömiyeriyle, “gelenek sabit, mühendislik güncel” mesajını Cenevre’den tüm dünyaya iletiyor.
Kısacası: Mercedes-Benz bu yıl Cenevre’de tek bir otomobille değil, bir ekosistemle konuştu. AMG tarafında adrenalin seviyesini belirleyen yeni GT 4 Kapılı Coupé ve güncellenen performans modelleri; günlük hayatın merkezinde yenilenen C-Serisi ve MBUX’lu A-Serisi; elektrikli geleceği bugüne çeken EQ ve smart; arazi ve iş dünyasını premium ölçekte buluşturan X-Class… Hepsi aynı standda, aynı mesajı güçlendirdi: “Performans, dijital deneyim ve sürdürülebilirlik artık ayrı ayrı değil, birlikte değerlendiriliyor.”







