Ducati, rakiplerin küçük hacimli ucuz modellerle satış rekoru kırdığı dönemde bile bu pazara girmeyeceğini açıkladı. Marka, “ucuzluk kimliğimize aykırı” diyor.
Ucuz Segmentte Rekabet Kızışırken Ducati Tarafını Seçti
Küresel motosiklet pazarında son dönemde küçük hacimli ve uygun fiyatlı modeller adeta satış listelerini ele geçirmiş durumda. Triumph Speed 400 ve Scrambler 400X, Honda GB350 ve BSA Bantam gibi tek silindirli, hafif modeller kısa sürede büyük satış başarılarına imza atarak çoğu zaman aylık listelerde zirveye yerleşiyor.
BSA distribütörü Luke Gregory, bu ilgiyi “Ben böyle bir talep ve heyecan görmedim, inanılmazdı” sözleriyle özetliyor. Ancak tüm bu gelişmeler, Ducati’nin stratejisini değiştirmeye yetmedi.

“Ucuzluk Ducati’nin DNA’sına Aykırı”
Ducati Ürün İletişimi Başkanı Giulio Fabbri, markanın bu segmentte yer almayı “çok yıllar önce” stratejik olarak reddettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Temel değerlerimiz stil, sofistike mühendislik ve performans. Bu üçü bir araya geldiğinde küçük ve ucuz bir motosiklet üretmek artık mümkün olmuyor. Bu yüzden asla küçük bir Ducati görmeyeceksiniz.”
Fabbri’ye göre Ducati, genç sürücüleri markaya çekmek için başka bir strateji izliyor. Ucuz modeller yerine düşük hacimli performans motosikletleri ve özellikle 803 cc Scrambler ailesi bu yaklaşımın merkezinde yer alıyor. Ayrıca markanın motokros dünyasına girişi ve yeni 698 Mono modelinin tanıtımı da bu genç kitleyi hedefliyor.
“Made in Italy” Vazgeçilmez Bir Kimlik
Ducati, “ucuz üretim” için fabrikayı başka ülkelere taşımayı da kesin bir dille reddediyor. Tüm Avrupa pazarı için üretilen motosikletler halen markanın doğduğu şehir olan Borgo Panigale, İtalya’da monte ediliyor ve bu durumun değişmesi beklenmiyor.
Fabbri bu konuda da oldukça net konuşuyor:
“Rekabetçi olmak için üretimi İtalya dışına taşımak gerekir. Ancak ‘Made in Italy’ bizim kimliğimizin bir parçası ve bundan asla vazgeçmeyeceğiz.”
Asya-Pasifik pazarları için motosikletlerin çoğu Tayland’da üretilse de bu, fiyatı düşürmek amacıyla değil, yüksek vergi yükünden kaçınmak için alınmış bir karar.
“Satış Sayısı Bizim İçin Önemli Değil”
Fabbri, Ducati’nin satış adetlerine odaklanmadığını da açıkça dile getiriyor:
“Biz sayı için savaşmıyoruz. Çok motosiklet satmak bizim için önemli değil. Zaten küçük bir firmayız ve üretim kapasitemiz de mevcut üretimin biraz üzerine çıkabilecek seviyede.”
Bu yaklaşım, Ducati’nin lüks, performans ve kimlik odaklı bir marka olarak kalma stratejisinin de altını çiziyor. Ucuz modellerle geniş kitlelere ulaşmak yerine, “niş ama sadık” bir müşteri tabanını hedeflemeye devam ediyor.
Ducati motosikletlerin Türkiye’deki resmi satış kanalına BURADAN ulaşabilirsiniz.

Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

Küresel motosiklet pazarında düşük hacimli modeller bir satış fırtınası estirirken, Ducati’nin “ucuzluk oyununa girmemesi” cesur ama tutarlı bir karar. Markanın “Made in Italy”, yüksek mühendislik ve karakterli performans kimliği, kısa vadeli satış rakamlarından daha önemli görünüyor. Bu strateji, Ducati’nin premium statüsünü korumasını sağlarken, markaya sadık kullanıcıların gözünde de prestijini artırıyor.
Bu Haberde İlginizi Çekebilir
- Ducati V21L katı hâl batarya ile sahneye çıktı: Elektrikli geleceğe ilk adım — Ducati’nin elektrikli motosiklet serüvenindeki çığır açan ilk hamlesi.
- Toprak Razgatlıoğlu Estoril’de tarih yazdı: 2 zafer ve 1 ikincilikle şampiyonluk yolunda fırtına gibi esti — Türk pilotun dünya şampiyonası iddiasını güçlü şekilde sürdüren performansı.